D’She Style farkındalık🔝
Kendi kendinize kaldığınızdan beri şimdiye kadar doğru olduğunu sandığınız ya da doğru olup olmadığını sorgulayacak fırsat bulamadığınız alışkanlıklarınızı, ilişkilerinizi ve yaşam biçiminizi gözden geçirmek için bolca vaktiniz var.
Çünkü bu süreç aslında herkes için bir kırılma noktasından ibaret. Hassas kalpli olanlar başkalarını kendinden daha çok önemsediğini fark ediyor. Mutluluğu dışarıda arayanlar evde zaman geçirmeyi keşfediyor. Birine bağımlı yaşayanlar tek başına ayakta durmanın gücünü öğreniyor.
Hayatı bir yolculuk değil de bir yarış zannedenler ise, kendileriyle hesaplaşıyor. Galiba alınması gereken yaşam derslerinin içinde en zorlayıcı olanı bu olsa gerek. Çünkü onlar çabucak tükettikleri ve yerine yenisini koymaya çalıştıkları maddi değerlerin aslında hiçbir anlamının olmadığını, aslolanın akıl, ruh ve beden bütünlüğünü sağlamak, içsel huzura ve bilge bir ruha, iyi bir kalbe sahip olmak, sevgiyi çoğaltmak olduğunu fark ediyorlar.
Ruhları genişleyenler, yani hayatın manasını idrak edenler daha çok eşyaya, daha çok insana, daha çok kazanma hırsına ihtiyaç duymaz. Ruhun derinliği sahip olma dürtüsüyle orantılıdır. Ruh büyüdükçe ihtiraslar küçülür, yaşam sadeleşir.
Etrafınızdaki insanları şöyle bir hatırlayın; popüler kültüre bağımlı olanlar gerçekten neye ihtiyaçlarının olduğunun ayrımına varmadan ellerine geçen her şeyi şuursuzca tüketmekteydi. Onlar için hayatta var olmanın anlamı dolaplar dolusu giysiyle, ayakkabıyla, üst üste yığılmış eşyalarla, ne kadar çok insan tanıdığıyla ve ne kadar çok tanındığıyla, yılın hangi zamanlarında kaç kez tatile çıktığıyla, hangi mekanları ne kadar sık gezdiğiyle, sahip olduğu maddi birikimi nereye harcayacağını bilememekten ibaretti. Onlar için değerli olmak demek yarışı başkalarından daima birkaç adım önde tamamlamak demekti.
Oysa insanı insan yapan özellikler iyi bir kalbe sahip olmak, bilgiyi çoğaltmak, nezaketin, sevginin, şefkatin gücüne inanmak, güvenilir dostlar biriktirmek, sevgi dolu bir aileye sahip olmak, onurlu bir yaşam sürmektir. Mutluluğu aramak için dünyanın bir ucuna gitmek gerekmiyor. Huzurlu uykulara dalmak için dolaplar dolusu ayakkabıya ihtiyaç yok. Değer yargıları lükse duyulan tutkuya göre belirlenmiyor.
Şimdi ise bu zorunlu yavaşlama süreci herkesi kendisiyle yüzleştiriyor. Tüketmeye meyilli olanlar sadece bir market alışverişiyle, kalabalıkların içinde olmayı tamamlanmak zannedenler kendi başlarına var olabilmekle, koşulsuz sevgiyi yok sayanlar kendi benlikleriyle barışmayı, yani ihtiraslarla değil, ihtiyaçlarla hayatını sürdürmeyi öğreniyor.
Herkes hayatının kırılma noktasını yaşıyor. Şimdiye kadar müsrifçe harcanan zamanın, aşkın ya da paranın insanı daha önemli, daha değerli ya da daha üstün kılmadığı, ihtiyaçlarla ihtirasların arasındaki ince çizginin, kim olduğumuzu ve hayatın neresinde durduğumuzu bize öğrettiği zamanlardan geçiyoruz.
Sevgiyle ve Işıkla,
Sevgim Çöloğlu
Daha iyi bir sen olmak için D’She Style’da kalın.