Adamların elleri kocaman ve içinde bir kadının eli kayboluyor. Ayak numaraları nerden baksan 42’den başlıyor adamların, 46’ya kadar yolu var. Kadınlarınsa ortalama 38…
Cüsseleri, güçleri hiçbir türlü birbirine eşit değil. Ama tutup duvara fırlatıyor mesela kadını, kaburgalarını kırıyor. Yüzünü gözünü insan içine çıkılamaz hale getiriyor bir adam. Ne fena!.. Ne onur kırıcı!.. Öfkeden deliye dönmüş adamlar insanlıktan çıkıp ellerine geçirdikleri bir şeyle, hatta kocaman elleriyle kadınları hiç acımadan öldürebiliyor!
Aslında fiziksel şiddetin ayak sesleri çoğu zaman usul usul yaklaşıyor. Ama kadınlar baskı altında tutulmayı kıskançlık zannediyor. Bencilliği, kabalığı, umursamazlığı merhametsizlikten saymıyor. Bir narsistin zorbalığına yoğun sevgi veya tutku adını veriyor. Oysa psikolojik şiddet olanı bazen fiziksel şiddetten de beter oluyor.
‘Sen bilmezsin, seni kim ne yapsın’
‘Çirkinsin, şişkosun, İşe yaramazsın’
‘Etek giyme, ruj sürme, dışarı çıkma’
‘Ağzını burnunu kırdırtma’
gibi gibi kadını yerin dibine sokan laflar, kiminle görüşeceğine, kaçta evde olacağına, hayatını nasıl yaşayacağına karar veren bir otorite halleri de en az havada uçuşan yumruklar kadar can yakıyor.
Sadakatsizlik var sonra.. Başka başka kadınlara kur yapan, ‘Bu, bir kenarda dursun. Gezer tozar yine bıraktığım yerde bulurum nasılsa’ diyen, sevgiden anlamayan adamlar kadınların canını yakıyor. Birkaç güzel sözle ya da hediye ile unutulduğu zannedilen kırgınlıklar, yerle bir olan hayaller, kırılan onurlar yüzünden kadınların kalbi yara bere içinde hiç durmadan kanıyor.
‘Ee kadın da inanmasın o zaman’ demek kolay! Kadın kısmı inanıyor, ne yapsın? Çünkü sevilmek istiyor, değerli olduğunu bilmek istiyor, şefkatle sarmalanmak istiyor. Tutulmayan sözlerin gerçeğe dönüşmesini umutla bekliyor.
Dönüp arkasını giden, vazgeçen kadınlarsa bir daha kırılıp incinmemek için çok güçlü taklidi yaparken yanlışlıkla gerçekten çok güçlü oluyor. Adamların verdikleri sözleri tuttuğunu görmek, kadınları incelikli sözlerle, şefkatle sevdiklerini bilmek, mutlu ve güvenli kadınların çoğaldığını duymak, bir adamın merhametini, sevgisini, saygısını, iyi kalbini hissetmek mümkün olabilir mi?..
Güzel bakan, güzel seven, koruyan, kollayan, sahip çıkan, incitmeye kıyamayan, ‘Öldürmeyen!’ adamlar birer hayal olmaktan öteye gidemez mi?…
Sevgiyle ve Işıkla,
Sevgim Çöloğlu