D’She Style tavsiye eder🔝
D’She Kadını Sevgili Berrin Zorlu’ya @berrinzorlu sorduk;
Sizin, yaşam felsefesinden etkilendiğiniz ve kahramanlarınız olarak hayata bakış açılarını benimsediğiniz kişilerin Hz. Mevlana, Buda ve Osho olduğunu biliyoruz. Bu üç kahramanın sizi etkileyen tarafları ve sözleri nelerdir?
Uzun yıllardır felsefe, Kabala, tasavvuf ve psikanalize karşı büyük ilgim var.
Hepsinin aynı şeylerden bahsetmesi beni daha da etkiliyor.
Aslında enerji bedenler olduğumuz ile ruh, beden ve zihnin dengede olması gerektiği, hepimizin bir olduğu, birbirimizin aynaları olduğumuz anlatılıyor hepsinde.
Evrenin, bedenlerimizin, madde olarak gördüğümüz her şeyin enerjinin farklı boyutlarında titreşim olduğu idraki, ruhumuzun tekâmülü için bu dünyada olduğumuz gerçeği beni öyle değiştiriyor ve dönüştürüyor ki. Aslında yaşam, anda çok daha kolay anlaşılabilir, tadına doyulmaz. Eckhart Tolle’ un ‘Şimdinin Gücü’nde bahsettiği gibi yani.
Onların hayata baktığı pencereden manzarayı izlemek, adımlarını takip etmek sizin kendi yaşamınıza nasıl yansıyor?
Etrafımda var olan insanların içinde kızdığım herkes ve her olay aslında benim aynam olarak bana yansıyor. İçimde düzeltmem değiştirmem gereken yanlarımı bana gösteriyor. Aslında biz her şeye, herkese kızıyor ve kendi hayatımızda, çocuklarımızda veya onların çocuklarında yaşanmak üzere karma yaratıyoruz farkında olmadan.
Eskiler boşuna dememiş ‘Allah kınadığını yaşatmadan öldürmezmiş’ diye.
Hz. Mevlana ne güzel demiş;
Düşüncen konuşmana, konuşman hareketine, hareketin kaderine yansır…
Güzel düşün, güzel yaşa.
Hayatlarındaki güzel anları çoğaltmaları, mutlu ve huzurlu bir bakış açısına sahip olmaları için D’She Kadınlarına tavsiyeleriniz nelerdir?
D’She Kadınlarına daha yaşanabilir bir hayata sahip olmaları için ‘Olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol’ sözünden yola çıkarak kendileri olmalarını tavsiye ediyorum. Hepimiz kendimizi daha farklı, daha zeki, daha daha daha göstermek için maskelerle dolaşıyoruz ve yoruyoruz ruhumuzu. Oysa içimiz neyse dışımız da o olabilse huzura kavuşacağız farkında değiliz.
Başkaları hakkımızda ne der, ne düşünür diye kendimize sınırlar, limitler koyuyoruz, tabular oluşturuyoruz ve gerçekliğimizi kısıtlıyoruz. Bu riya oluyor bana göre.
Başkaları için kendi değerlerimizden vazgeçiyoruz. Diğer insanları tanrılaştırmak gibi bir şey bu. Hâlbuki Yaradan’dan başka teslim olunacak hiç bişey yok.
Beyaz yalanların auralarımızda nasıl da yırtıklar oluşturduğunun farkında bile değiliz.
Başkalarının hayatlarını, neler yaptıklarını öyle çok merak ediyoruz ki, bu da mukayeseyi, kıskançlığı ve hasedi getiriyor. Hâlbuki Allah’ın sisteminde öyle mucizevi bir denge var ki.
Herkesin acısı birbirinden bambaşka ve acı ruhun tekâmülü için gerekli. Çünkü acı, beyinde bambaşka nöron ağları oluşturuyor ve bızı dönüştürüyor. Yoksa zihin hep aynı alışkanlıklar ve rutinlerle monotonlaşıyor, kısırlaşıyor, gelişemiyor.
Sırf bu yüzden seyahat iyidir der üstatlar. Anı yasayıp illüzyona kapılmamak için.
Korku en büyük kısıtlayıcımız. ‘Daha büyük dönüşümler için daha cesur olmak şart’ der Kabalacılar.
Korku sevgi enerjisinin en düşük seviyesi.
Hayatın sırrı da sevgi, aşk zaten.
Şükür ettikçe şükür edilecek şeyler çoğalıyor.
Bilgi uygulanmadıkça, yaşanmayınca manasız kalıyor.
Dünya da öğrenmek, uygulayarak eğitilmek için kurulmuş tekâmül alanı.
Son nefese kadar da devam eden.