Eğer hayatınızın kalitesini başkalarını yargılayarak belirlemeye çalışıyorsanız, kendi iç dünyanızda çözemediğiniz büyük bir sorun var demektir.
İnsanları yargılamak nereden bakarsanız bakın en yıkıcı alışkanlıktır. Başkalarını seçimlerinden ötürü yargılayanlar kendi hayatlarının mükemmel, diğerlerininkinin ise eleştiriye açık olduğunu zannederler.
Dikkatlice bakarsanız, birileri hakkında fikir yürüten, başka hayatlara dair hüküm verenlerin aslında söylemeye çalıştığı şey bir hayli dramatiktir; ‘Kendi hayatımda yolunda gitmeyen o kadar çok şey var ki, birilerini yargıladığımda kendimi daha iyi hissediyorum!’
İnsan kendisiyle barıştığı ölçüde başkalarına sevgi besliyor. Kendi dünyasıyla meşgul olanlar kimin ne yaptığıyla veya yapmadığıyla ilgilenmiyor.
Denklem aslında çok anlaşılır halde. İnsan kendi yaşam alanından ne kadar uzaklaşırsa o denli başkalarının hayatının içine giriyor. Adına ister mutsuzluk deyin, ister merak ya da çokbilmişlik, işin aslı insanın kendinden kaçmaya çalışması oluyor. Kendinden, yani iyileştiremediği hasarlı yanlarından kaçmanın en kolay yolu…
Hayatımızın kalitesini ölçmenin yolu birilerini incelemekten değil, aynı hataları tekrarlıyor muyum, temizliyor muyum, kendimi iyileştirebiliyor muyum, affedebiliyor muyum, telafi ediyor muyum, değerimin farkında mıyım sorularına cevap bulmaktan geçiyor.
Sevgiyle ve Işıkla,
Sevgim Çöloğlu